13 Haziran 2007 Çarşamba

ölüler ölmez..yaşayanlarla kıyaslandıklarında tek üstünlükleri de budur.

” “..’Ve siyah bir kuğu dedi:Gece günün habercisidir.Beyaz bir kuğu ekledi:Şafak ölümsüzdür,şafak ölümsüz!…’ Onu sabah sewiyorum,öğlen seviyorum ama en çok akşamları seviyorum.Dün seviyordum,bugün seviyorum,yarın -eğer yarınım olacaksa daha çok seveceğim.Kavuşan değil,birbirine karışan sular gibi.O dahil kim karşılaşmamıza raslantıydı dese ben zorunluluktu diyor,çığlıklar atıyorum..Ta ki Tanrı işe burnunu sokuncaya kadar…Çığlıklarımı yutuyor,susuyorum.O,ufkun altın bulutuydu,ben! Bir ayyaş;yola değil,yöne inanan bir sarhoş..Kim demiş sarhoşluk onurun ve belleğin yitirilişidir diye?Göller içki olsa, hepsini içsem,yine de hazırım..Beyaz gül dalları arasında beni bekleyen ışıltılı bir gölgeyle randevum var.Herşeyi görüyor,duyumsuyorum..Uzakta bir yerde sadece -benim-duyduğum borular çalıcak.Mevsimi olmasa da nergislerin kokusuyla coşacağım.Koklayarak arayacağım onu,bir elimde gül,bir elimde defne yaprakları..Bulduğumda kendimi kendimden koparıp onun hiçliğine katacağım..Güneş,Tanrı nın yarasından denize düşen bir kan damlası gibi suya batıyor olacak..

Uğursuz bir kubbe asılı başımın üstünde.Hazırım;her şeye..gibi..Peki Tanrı’yı kim yargılayacak..

Ve siyah bir kuğu dedi:”Gece günün habercisidir.Beyaz bir kuğu ekledi:Şafak ölümsüzdür,şafak ölümsüz…”

Hiç yorum yok: